Gazete Kağıdı Okuyuculuğundan Gazeteciliğe!..

Denizli doğumlu. Türkiye’de Ticaret Lisesini bitirdikten sonra 1981 yılında Almanya’daki ilk nesil ailesinin yanına gelen ve o günden beri Hamburg’da yaşayan basın mensubu Naciye Aslan, bu branştaki serüvenini LİMAN Dergisi için Mehmet Atak’a anlattı.
Gazete Kağıdı Okuyuculuğundan Gazeteciliğe!..

Türkiye’de yaşadığım dönemde bakkaldan bir şey alındığında, gazete sayfalarının içine sarılırdı.
Bizim eve gelen o gazete sayfaları eski olsa bile, hepsini meraktan hep okurdum. Okumaktan çok keyif aldığım için, okunmamış yer bırakmazdım. Ortaokul ve lise eğitim dönemlerimde gazeteci
olmayı çok istiyordum. Lise bittikten sonra Üniversite imtihanlarına girdim. Birinci imtihanı
kazandım, ikincisinde ise istediğim bölüm için puanım yetmedi.
Akabinde Almanya’ya geldim.

İlk olarak 2005 yılında aylık çıkanTürkses gazetesinde başladım. Dahasonra SÖZ dergisinde yazdım. Ondan sonraki dönemlerde günlük yayınlanan Milli Gazete ve ZAMAN’da muhabir olarak çalıştım. Belli birzaman sonra ise Gazetem.eu adlı online haber sitesinde yazmaya devam ettim. En son da Manşet’te 4 yıl boyunca Redaksiyon sorumlusu olarak görev aldım.

İlk başladığımdan itibaren, en son aldığım görev dahil, çalıştığım her kurumda disiplinli olmaya,
mümkün olduğunca hatasız ve objektif haber yazmaya gayret gösterdim.

En önemli konuların başında özverili, net ve objektif olunması geliyor. Bir yerde yaşanan olayı
yalın dille anlatabilmek de önemli bir konudur. Akıcı ve okuyucuyu sıkmayacak şekilde yazılan haberle
birlikte, cümlenin anlamı yönünden imlâ işaretleri olması gereken yerlerde kullanılmalıdır.

Türkses’e başladığımda ilk haberlerimden birisi, ünlü sanatçı İbrahim Tatlıses’in Hamburg’a gelişi ile
ilgiliydi. Tatlıses’in çevresi o kadar çok kalabalıktı ki kendisine bir türlü yaklaşamıyordum. Ama uzaktan da olsa ancak birkaç fotoğrafını çekip haberi yapabilmiştim.Bir diğeri ise, Manşet’te yazılı gazete çıktığı kış döneminde randevularıma giderken,arabamın kaloriferi çalışmıyordu.
Gazete için yoğun görüşmelerim nedeniyle tamirciye de birkaç gün gidemediğim için, arabanın içinde
çok üşümüştüm.

Bölgemizde sayısını bilmediğim kadar çok Sivil Toplum Kuruluşları (STK) var. Bu kuruluşlardan görevini layıkıyla yapanların sayısı maalesef oldukça az. Diğerlerinin neden kurulduğu ve neden aktif olamadıkları soruları geliyor aklıma. Öte yandan bazı STK’lar içinde bile zaman
zaman uyumsuzlukların yaşandığını görüyoruz. Bence bu durumlar, toplum olarak güçlü olmamızı engelliyor diye düşünüyorum.

Aslında tek bir Beşiktaşlılar derneği olsaydı, güçlü olunması açısından bence daha iyi olurdu.
Ortak nokta Beşiktaş olduğuna göre, iki dernek ortak bir yolu bulabilirse, bu hem kendileri hem de
taraftarlar için faydalı olacaktır.

Yazılı günlük gazetelere ilgi giderek düşüyor. Bir zamanların güçlü gazeteleri Hürriyet ve Sabah bile baskılarına son verip, dijital yayına geçtiler. Sebebi ise, dijital veriler daha çok ilgi görüyor. Buna rağmen devam eden günlük yazılı gazeteleri tebrik etmek lazım. Aylık gazete ve dergilerde çıkan haberler bir yandan aktüelliğini kaybedebiliyor, öte yandan haberleri yapılan okuyucular kendileri ile
ilgili haberleri okumak için bu bir ayı sabırsızlıkla bekliyor. Tabii haberlerde güncellik kuralı çok önemli. Öte yandan TV Dizileri de, içeriklerindeki fazlaca reklamlar nedeniyle TV’den canlı olarak değil, genellikle internet üzerinden izleniyor.

Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, arabesk, Türk Hafif Müziği ve Özgün Müzik türlerini severim.
Dinlediğim müziğin sözlerini anlamak benim için önemli olduğundan, sadece Türkçe müzik dinlerim. En çok sevdiğim sanatçılar arasında Emel Sayın, Barış Manço, Muazzez Abacı, Zeki Müren, Sezen Aksu, Ferdi Tayfur, Ahmet Kaya, Cem Karaca, Selda Bağcan gibi isimler yer alıyor.

Hrısti irlik Partilerinin (CDU/CSU) hazırladığı ve göçmen politikasının sertleşmesini öngören
önergenin, aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif‘in (AFD) oylarıyla Federal Meclis’te kabul edilmesinin ardından Alman siyasetinde kriz yaşandı. Bu olayın ardından CDU’ya büyük tepkiler geldi ve parti aynı zamanda düşüşe geçti. Bu durumdan önce Almanya genel seçimleri ve Hamburg eyalet seçimlerinde CDU’nun birinci parti olacağını düşünüyordum. Ancak durum şu an farklı. Hamburg’da Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) oylarının daha yüksek olacağını tahmin ediyorum. Ülkede yükselişte
olan aşırı sağcı AFD’nin de eyalet parlamentosunda daha fazla sandalye kazanabileceği kanısındayım. Seçimlerin sonunda Hamburg’da kurulacak eyalet yönetiminin büyük ihtimalle CDU-SPD arasında olacağını düşünüyorum.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Bugüne kadar ilk defa benimle röportaj yapılmasından dolayı öncelikle size çok teşekkür ediyorum.
Emektar bir gazeteci sıfatınızla daha nice başarılarınızın devamını diliyorum.